Yoğun Tarım ve Yeni Pandemi Riski
15 Ocak 2024
Uğraş Kaynarca – Veteriner Hekim
Endüstriyel çiftçiliğin, daha iyi kontrol, biyogüvenlik ve hayvanların ayrılması nedeniyle zoonotik hastalık (hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar) riskini azalttığı sıklıkla düşünülmektedir.

Araştırmacılar, yapılan yoğun hayvancılığın yeni pandemi riskini artırabileceğini söylüyor.
Exeter Üniversitesi öncülüğünde yapılan yeni araştırma, geleneksel değerlendirmelerde sıklıkla göz ardı edilen sosyal ve ekonomik faktörlerin etkisini inceliyor. Tarımın yoğunlaştırılmasının etkilerinin “en iyi ihtimalle belirsiz, en kötü ihtimalle ise ortaya çıkan bulaşıcı hastalık riskine katkıda bulunabileceğini” tespit ediyor.

Prof. Dr. Steve Hinchliffe, “Covid-19 salgını, özellikle zoonotik virüsler olmak üzere, ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklara olan ilgiyi yeniden canlandırdı.”
Exeter Üniversitesi’nden baş yazar Prof. Dr. Steve Hinchliffe şunları söyledi: “Covid-19 salgını, özellikle zoonotik virüsler olmak üzere, ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklara olan ilgiyi yeniden canlandırdı. Ortaya çıkma ve bulaşma riskleri, insanlar ve hayvanlar arasındaki temas ve araziyi nasıl kullandığımız gibi birden fazla faktöre bağlıdır. Hayvancılık, bu risklerde potansiyel olarak önemli bir rol oynar, manzaraları şekillendirir ve ortaya çıkan patojenlerin kaynağı veya güçlendiricisi olarak hareket edebilecek konaklar sağlar.”
Sosyal, ekonomik ve politik faktörler
Bu tür riskler genellikle mikrobiyolojik, ekolojik ve veterinerlik bilimleri açısından değerlendirilirken, yeni araştırma sosyal, ekonomik ve politik faktörlerin de dikkate alınmasının gerekliliğini vurguluyor.
Hastalık her zaman patojen bulaşması, temas ve bulaşma meselesinden daha fazlasıdır
Profesör Hinchliffe, “Hastalık her zaman patojen bulaşması, temas ve bulaşma meselesinden daha fazlasıdır,” dedi. “Yoğun hayvansal üretimdeki temel mit, çiftlik hayvanlarını yaban hayatından ayırdığımız ve böylece aralarında hastalık geçişi riskini ortadan kaldırdığımızdır. Ancak yaban hayatındaki hastlık risklerine açık çiftlikler gerçek dünyada mevcuttur, iyi korunmuş tesislerde bile binalar ve çitler hasar görebilir, fareler veya yabani kuşlar gibi yaban hayatı içeri girebilir ve işçiler hareket edebilir. Kısacası, her zaman kazalar olacaktır.”
Hinchliffe, sosyal, ekonomik ve politik faktörler göz önüne alındığında yoğun tarımın oluşturduğu pandemi riskinin endişe verici olduğunu söyledi.
Çevresel bozulma ve biyogüvenlik
Makale, yoğun hayvansal üretimin genişlemesini ve bunun sonucunda ortaya çıkan çevresel bozulmayı riskleri artırabilecek faktörler olarak vurguluyor. Ayrıca, yoğunlaştırmanın çeşitli hayvansal üretim uygulamaları ve türleriyle “karma bir manzaraya” yol açtığını ve bunun da “ortaya çıkan bulaşıcı hastalık riski açısından olası tüm dünyaların en kötüsünü” yarattığını söylüyor.
Biyogüvenlik konusunda, makale bazı hayvancılık üretim işletmelerinin maliyetleri “yıkıcı” bulduğunu, bölgesel farklılıkların da bir etkisi olduğunu söylüyor. Örneğin, Avrupa çiftlik binaları eski ve bakımı masraflı olabilir, büyük ABD çiftlikleri genellikle ağlı (klima ihtiyacını ortadan kaldırmak için) açık hava beton yapılarıdır ve subtropikal bölgelerde biyogüvenlik hayvanların aşırı ısınmasını azaltma ihtiyacına göre dengelenir.
Yazarlar, “Sonuç, hayvancılık işletmeleri biyolojik olarak sınırlanmış olmaktan uzak bir ortamdır” diye yazıyor. Ayrıca, büyük gıda şirketleri ile ulusal otoriteler arasındaki yakın bağları da not ederek, “düzenleyici ele geçirme… ve çıkarları ayırmanın güçlüğü”nü öne sürüyorlar.
Sosyo-kültürel etkiler

Dr. Kin Wing (Ray) Chan, “Çiftlik hayvanı üretimini yoğunlaştırmanın gezegen sağlığı, çevresel sürdürülebilirlik ve hayvan refahı sorunları üzerindeki sosyo-kültürel etkilerini yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.”
Ortak yazar Dr. Kin Wing (Ray) Chan şunları söyledi: “Çiftlik hayvanı üretiminde çiftlik içi biyogüvenliği, standardizasyonu ve verimliliği artırmak, hastalıksız bir ortam elde etmenin tek çaresi değildir. Aksine, çiftlik hayvanı üretimini yoğunlaştırmanın gezegen sağlığı, çevresel sürdürülebilirlik ve hayvan refahı sorunları üzerindeki sosyo-kültürel etkilerini yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.”
Keyifli okumalar dileriz.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.