2025 Protein Pazarı Görünümü: Jeopolitik Riskler
03 Mart 2025
Uğraş Kaynarca – Veteriner Hekim
2025 yılına yönelik görünüm belirsizliğini koruyor. Piyasa gelişmeleri büyük ölçüde küresel jeopolitik durumun nasıl gelişeceğine ve sürdürülebilirlik konusundaki artan düzenlemelerin piyasaları nasıl etkileyeceğine bağlı olacaktır.

Ticaret savaşları
Gelecekte olası bir ticaret savaşı bekleniyor. Donald Trump’ın Beyaz Saray’da ve Cumhuriyetçi çoğunluğun kongrede olmasıyla, agresif bir tutum uygulamasının küresel ticaret akışlarını istikrarsızlaştırması ve bu arada hayvansal protein ve hayvan yemi üretimini etkilemesi riski önemini koruyor.
Sürdürülebilir endüstri uygulamalarını yönlendirmeyi amaçlayan AB düzenlemelerinin zamanlaması ve kapsamının net olmaması, Avrupalı üreticileri Asyalı, Amerikalı ve Latin Amerikalı rakiplerine karşı dezavantajlı bir konuma sokabilir. Endüstri içinde sürdürülebilir uygulamalara yatırım yapmak için geniş kapsamlı destekler olsa da, tek taraflı girişimler piyasaları bozma ve yatırımları yavaşlatma riski yaratır.

Tom Davies, “Üreticilerin kümeslerin daha uzun süre boş kalmasına karşı ek bütçe ayırmaları gerekiyor.”
Kümes hayvanları ve su ürünleri yetiştiriciliğinin 2025 yılının açık ara kazananları olması bekleniyor. Domuz pazarının sınırlı bir büyüme göstermesi beklenirken, sığır etinde bir miktar düşüş öngörülüyor. Et ikamelerine yönelik ilgi artarken, hayvansal proteinin bitki bazlı alternatiflerini geride bırakması bekleniyor.
Yem, hayvancılık üretiminin en önemli maliyet kalemidir ve toplam üretim maliyetlerinin %60-70 kadarını temsil eder. Yem maliyetlerinin 2024 yıl sonu seviyeleriyle karşılaştırıldığında 2025’te nispeten sabit kalması, ancak tam yıl ortalamasıyla karşılaştırıldığında daha düşük olması bekleniyor.
Jeopolitik
Muhtemelen 2025 yılında en büyük etkiyi yaratacak en büyük bilinmezlik Donald Trump’ın yeni görev döneminden bekleniyor. Eğer Trump yönetimi, seçim vaatleri olarak duyurulan tarifeleri uygularsa, dünya ticaret paydaşlarının misilleme olarak benzer sertlikte tarifelerle karşılık vermesi muhtemeldir. Böyle bir ticaret savaşı küresel ekonomileri önemli ölçüde etkileyecektir.
AB açısından bakıldığında, ABD’nin Avrupa mallarına uyguladığı tarifeler, ihracat fırsatlarını sınırlayarak ve üretim maliyetlerini artırarak bölgedeki GSYİH büyümesini yavaşlatabilir.
Benzer şekilde, Çin, özellikle daha yüksek tarifelerin ihracat odaklı ekonomisini bozduğu için ters rüzgarlarla karşı karşıya kalabilir, ancak iç teşvik ve pazar çeşitlendirmesi etkileri hafifletebilir.
ABD, mali politikalardan başlangıçta büyüme görebilir ancak orta vadeli baskılarla karşılaşabilir. Korumacılığın, daha yüksek tarifelerin tüketici fiyatlarını artırması ve daha katı göç politikalarından kaynaklanan ücret baskılarıyla birleşmesi ABD’de enflasyonu artırması muhtemeldir.

Mark Williams, “Kümeslerin birkaç gün daha dinlenmesine izin verilmesinin, yeni sürüdeki genel hastalık tehdidini azaltmaya yardımcı olacaktır.”
AB’nin baskın ekonomileri olan Avrupa’nın güçlü ülkeleri Almanya ve Fransa’daki siyasi gelişmeler yakından takip edilecektir. Yaklaşan federal seçimler (23 Şubat) ve Almanya’daki düşük büyüme oranları ile Fransa’daki artan siyasi belirsizlik, mevcut belirsizliği tetikliyor.
Ekonomi

Küresel gerçek GSYİH büyümesinin 2025’te %3,2 olması, 2024 seviyelerine denk gelmesi ancak pandemi öncesi eğilimin altında kalması öngörülüyor. Küresel tüketici fiyat büyümesinin %3,8’e düşmesi öngörülürken enflasyona yönelik yukarı yönlü riskler devam ediyor. Daha yavaş bir dezenflasyon süreci gibi potansiyel kesintiler, merkez bankalarının faiz oranı kesintilerini ertelemesine ve büyümeyi olumsuz etkilemesine yol açabilir.
Latin Amerika’da, gerçek GSYİH büyümesinin 2025’te %2,4’e ulaşarak hafifçe toparlanması öngörülüyor, ancak tablo karışık görünümünü koruyor. Örneğin, Brezilya’nın büyümesinin, kısıtlayıcı para politikası, yeniden hızlanan enflasyon ve soğuyan işgücü piyasasının ivmeyi etkilemesiyle %2,1’e düşmesi öngörülüyor. Bu arada, Meksika’nın görünümü, daha sıkı mali ve parasal politikalar ve Trump yönetimi altında artan ticaret gerginlikleri veya tarifeler riskleri arasında daha durgun olacaktır.
Yem maliyetleri
Yem, hayvancılık üretiminin en önemli maliyet kalemini oluşturmaktadır. Yem maliyetleri toplam üretim maliyetlerinin %60-70’ini oluşturmaktadır. Bu maliyetin büyük bir kısmı soya, buğday ve mısırdan gelir.
Ukrayna buğday, arpa ve mısırın önemli bir ihracatçısıdır. Karadeniz koridoru üzerinden makul miktarda tarımsal emtia ihraç etmeyi başarmış olsa da, Rusya ile devam eden savaş bu kanalı her an bozabilir.
Hayvan beslenmesinin maliyeti üreticilerin kârlılık seviyelerini güçlü bir şekilde etkilemektedir. Yem kalitesinden çok maliyet odaklı olarak yem maliyetlerini düşürmek, genellikle yem katkı maddelerinin ve özel bileşenlerin yem içeriğine daha fazla eklenmesi zorunluluğuna yol açar. Yem maliyetlerinin 2024 yıl sonu seviyelerine kıyasla 2025’te nispeten sabit kalmasını, ancak tam yıl ortalamasıyla karşılaştırıldığında daha düşük olması bekleniyor.
Bir yandan AB-ABD, diğer yandan Çin arasındaki ilişkilerde artan gerginlik, Çin’in dünya vitaminlerinin %70’inden fazlasını ve dünyadaki lizin üretiminin %75’inden fazlası, metioninin ise %25’inden fazlası da dahil olmak üzere birçok kritik amino asidi üretmesi nedeniyle, temel yem bileşenleri için tedarik riski yaratabilir.
Soya unu
Hayvan beslenmede protein gereksinimi farklı kaynaklardan karşılanabilmesine rağmen soya küspesi (SBM), çoğu üretici için tercih edilen protein kaynağı olmaya devam etmektedir.
Dünya soya fasulyesi üretiminin %50’sinden fazlası Güney Amerika’dan gelmektedir. Brezilya dünyanın en büyük soya fasulyesi üreticisidir. Brezilya soya fasulyesi üretimi Kuzey Amerika küresel üretim hacminin yaklaşık %30’unu kadarıdır. Kuzey Amerika’da soya fasulyesi üretimi ağırlıklı olarak ABD’de yapılmaktadır. Bu dengenin önümüzdeki yıl değişmesi pek olası görünmemektedir.
ABD 2024’te rekor düzeyde ürün hasatı gerçekleştirdi. Güney Amerika 2025 hasadı için ekimlerini artırdı. Bunu Çin’den gelen azalan SBM talebiyle birleştirdiğimizde, fiyatların mevcut düşük seviyelerde sabitlenmesi veya hafif gerilemesi bekleniyor.
La Niña hava olayının Güney Amerika hasadı üzerinde bir miktar etkisi olabilmesine rağmen, bunun fiyat gelişmelerini önemli ölçüde etkilemesi beklenmiyor.
ABD-Çin ticaret savaşı durumunda, Çin muhtemelen ABD soya fasulyesi ihracatını hedef alacaktır. Bu, ABD soya fasulyesi fiyat seviyelerinde düşüşe ve ardından soya fasulyesi ekim alanlarında azalmaya yol açabilirken, aynı zamanda Güney Amerika soya fasulyesine yönelik Çin talebinin artmasına neden olabilir.
2025 yılı sonuna planlanan EUDR’nin (Avrupa Ormansızlaşma Yönetmeliği) uygulanması, SBM fiyatlandırması ve küresel ticaret akışları üzerinde bir etkiye sahip olacaktır. Avrupa, küresel soya fasulyesi küspesi ticaretinin yalnızca küçük bir kısmını temsil etmektedir ve Avrupa üreticilerinin prim ödemesi riski vardır, EUDR’ye uymayan SBM ise daha az katı düzenlemelere sahip coğrafyalara yönlendirilecektir.
Hayvansal protein
2025 yılında kümes hayvancılığı ve su ürünleri yetiştiriciliğinin en güçlü büyüme göstermesi, domuzlarda sınırlı büyüme ve sığır etinde düşüş göstermesi bekleniyor. Tüm bölgelerin aynı gelişmeyi göreceği anlamına gelmemektedir. Büyümenin çoğunun Asya ve Güney Amerika’dan gerçekleşmesi bekleniyor.
Artan talep ve daha düşük yem maliyetleri, 2025’te su ürünleri yetiştiriciliği üretim büyümesine yön verecektir. Pangasius ve Tilapia başta olmak üzere tüm önemli türlerde büyüme görülecektir. Nispeten düşük fiyatlarla karşılaşmaya devam eden karidesin yalnızca %2 büyümesi bekleniyor.
Kümes hayvanı pazarları için küresel görünüm, Asya, Orta Doğu ve Avrupa’da artan tüketimle güçlü olmaya devam ediyor. Kümes hayvanı ürünlerinin düşük fiyatlanıyor olması, onu diğer protein kaynaklarına çekici bir alternatif haline getiriyor.
Kârlılığın iyileştirilmesi, çoğu bölgede domuz sürülerindeki sayısal düşüş hızını yavaşlattı. ancak üreticiler yeniden yapılanmaya ve sürü varlığını artırmaya temkinli yaklaşıyor. Avrupa ve Asya’nın bazı bölgelerindeki hastalık baskısı, ABD kesim kısıtlamaları ve AB düzenleyici kuralları üretimdeki artışı kısıtlıyor.
Bu görünüm, Afrika Domuz Ateşi, Kuş Gribi ve Ağız ve Diş Hastalığı gibi hayvan hastalığı salgınlarıyla açıkça değişebilme potansiyeli taşımaktadır. Çünkü bu hastalık riskleri üretim hacimlerini ve ihracat fırsatlarını etkileyecektir. Etkili bir aşılama olmadığı sürece çiftlik yönetimi, biyogüvenlik ve beslenme kritik derecede önemli olmaya devam edecektir.
Tüketici tercihleri
Küresel düzeyde bakıldığında çoğu tüketici hâlâ bitki bazlı alternatiflere karşı hayvansal proteini tercih ediyor. Yine de tüketicilerin hayvan refahı ve sürdürülebilirliğe olan ilgisi artmakta olduğundan üreticilerin bu konularda daha fazla çaba göstermesi gerekiyor.
Hayvan yetiştiricileri ve yem üreticilerinin son on yılda elde ettiği tüm yenilik ve verimlilik kazanımlarına rağmen, sektörün küresel nüfusun sürdürülebilir bir şekilde beslenmesine nasıl katkıda bulunduğunu anlamak için tüm paydaşlarla birlikte daha iyi bir iş planı oluşturması gerekecektir.
Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilirlik, hem özel sektör girişimleri hem de uluslararası düzenlemeler tarafından yönlendirilen küresel yem ve hayvancılık endüstrisi için önemli bir odak noktası olmaya devam edecektir. Özellikle düzenleyici gereklilikler pazarlar üzerinde güçlü bir etkiye sahip olabilir.
Tüketiciler son yıllarda hayvan refahına odaklanırken, tüketiciler ve hükümetler sürdürülebilirliğe giderek daha fazla odaklandıklarını görebiliyorlar. Bununla birlikte, sürdürülebilirlik kurumsal stratejilerde hoş bir söylem olmaktan çıkıp bir iş planı ve uygulamaya dönüştü.
Piyasa, şirketlerin tüm değer zincirindeki etkilerden, özellikle iklim ve insan haklarıyla ilgili etkilerden sorumlu olması konularında giderek daha fazla beklenti içine giriyor. Aynı zamanda yatırımcılar ve finans kuruluşları, finansman kararlarını giderek daha fazla çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) performansına dayandırmaya devam edecektir.
Ayrıca, standartların bazıları hükümet öncülüğündeki düzenlemelerle uyumlu bazı standartlar da yerel yönetimler tarafından çıkarılan düzenlemelerle uyumlu geniş kapsamlı endüstri standartları doğru ölçümleme ve standardizasyonun önünde büyük engel teşkil ediyor.
Sektör standartları açıkça tanımlanmadığı ve diğer büyük üretici ülkeler benzer standartları uygulamadığı sürece, Avrupalı üreticilerin rekabet gücünün azalması riskiyle karşı karşıya kalacakları öngörülmektedir.
Düzenleme
Avrupa, geniş bir yelpazede ESG düzenlemelerini uygulamada öncülük ediyor. Şirketler, değişen bu düzenlemelere ayak uydurmak için zaman ve para harcamak zorunda kalacaktır. EUDR’nin uygulanması yakın zamanda 12 aylık bir süre için ertelenmiş olsa da, hayvancılık ve yem üreticilerini hedef alan düzenlemelerin artması bekleniyor.
Hemen hemen tüm sektörlerde Avrupa’nın büyük şirketleri, halka açık KOBİ’ler ve finans kuruluşları, Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi’ne ( CSRD) uymak için 2025’te ek raporlama gereklilikleriyle karşı karşıya kalacaktır. CSRD, şeffaflığı artırmak ve şirketleri ESG etkilerinden sorumlu tutmak için tasarlanmıştır. Bir kuruluş henüz ek raporlama yükümlülükleriyle karşı karşıya olmasa veya AB dışında bulunsa bile, tüm tedarik zinciriyle ilgili verileri göndermeleri gerektiğinden iş ortaklarına bilgi sağlaması istenebilir.
AB, yem katkı maddeleri için yeni bir yasal çerçeve üzerinde çalışıyor. AB, bu yasal çerçevenin 2025 yılı için güçlü bir öncelik olduğu konusunda ısrar ediyor. Yürürlükte olan mevcut düzenleme yirmi yıldan daha eskidir. Yeni mevzuat sürdürülebilirlik, hayvan refahı ve sağlığına odaklanacak ve yasa koyucular bunu AB Çiftlikten Çatala Stratejisi ve AB Yeşil Mutabakatı ile uyumlu hale getirmeye çalışacak.
ABD’de AAFCO yem bileşeni tanımlama süreci geçen yıl Ekim ayında sona erdi. Yem katkı maddelerine pazara girmenin etkili bir yolunu sağlamak için Federal Gıda, İlaç ve Kozmetik Yasası’nı değiştiren iki partili bir yasa olan Yenilikçi YEME Yasası henüz yasalaşmadı. Bu yasa, hayvanın bağırsağında üretim faydaları sağlamak, insan gıda güvenliği endişelerini gidermek ve hayvanın sindiriminden kaynaklanan yan ürünleri etkilemek için hareket eden besleyici olmayan hayvansal gıda bileşenleri için yeni bir düzenleyici yol oluşturacaktır.
Küresel düzeyde, genel olarak ilaç kullanımı ve özellikle antibiyotik büyüme hızlandırıcıları giderek daha fazla düzenlenecektir. Antibiyotiklerin yerini alabilecek tek bir ürün olmadığından, hayvan sağlığını ve performansını artırmak için çok yönlü bir yaklaşım gerekecektir. Artan düzenlemeler, yem katkı maddeleri ve özel bileşen üreticileri için fırsatlar sağlayacaktır.
Tedarik zinciri
Küresel tedarik zinciri zorlukları yem üreticileri için önemli riskler oluşturmaya devam ediyor. Son yıllarda sektörün ulaşım kesintilerine ve bileşen kıtlıklarına karşı hassasiyeti vurgulandı. Mevcut kapasite artmış olsa da bu daha düşük navlun maliyetleri için bir garanti değildir.
Kızıldeniz ve Aden Körfezi’nde devam eden huzursuzluk, Süveyş Kanalı’ndan yapılan nakliyeyi aksatmaya devam ediyor ve bu da fiyatların artmasına neden oluyor.
Ocak ayının başlarında sendikalar ve işverenler arasında geçici bir anlaşmaya varılmış olsa da, ABD’de başka bir liman grevi riski hala mevcut. Doğu ve Körfez Kıyısı limanlarındaki operasyonların durdurulması, küresel tedarik zincirinde daha fazla kesintiye yol açacak ve ulaşım maliyetlerini artıracaktır.
Yapay zeka
Yapay Zeka (AI), ChatGPT ve diğer Büyük Dil Modelleri piyasaya sürüldüğünden beri geçen yıl manşetlere hâkim oldu. Hayvancılık üretiminde, hayvan beslenmesinde ve hayvan sağlığında AI teknolojileri, hassas beslenme, besleme sistemleri ve hastalık yönetimini hedef alarak değerlendiriliyor ve uygulanıyor.
Yapay zekanın uygulamaları hızla genişlemeye ve gelişmeye devam edecek ve yenilikçi teknolojiyi kullanarak hayvan beslenmesini ve sağlığını optimize etmeye yönelik araştırma bütçeleri artacaktır.
Yapay zekanın hayvancılık ve yem yönetimine başarılı bir şekilde entegre edilmesi büyük ölçüde uygun veri toplama ve veri yönetimine bağlı olacaktır. Yapay zeka algoritmalarını eğitmek için kapsamlı veri kümeleri olmadan, modeller etkili bir şekilde uygulanamaz.
İşgücü piyasası
İşgücü piyasası sıkılaşmaya devam ediyor ve profesyonel işgücü daha da yaşlanıyor. Sektörümüzün yenilikçi doğasını korumak için şirketlerin genç yetenekleri çekmesi gerekiyor.
Genç nesiller şirketlere sadece maaş için katılmıyor. Güçlü ve açıkça tanımlanmış bir amacı olan organizasyonlar yetenek savaşını kazanacak.
Dünyayı sürdürülebilir bir şekilde beslemenin bir parçası olmak genç profesyoneller için cazip bir öneri olabilir. Yem ve protein üreticisi şirketlerin bu mesajı iletme konusunda daha kararlı olması gerekiyor.
ABD’nin Donald Trump başkanlığında göçmen politikalarını gözden geçirmesi ve belgesiz yabancıları sınır dışı etmesi bekleniyor. ABD tarımı göçmen işçilere büyük ölçüde bağımlıdır ve göçmen tarım işçileri işgücünün %70’inden fazlasını oluşturmaktadır. ABD tarım tedarik zincirinin nasıl etkileneceği politika değişikliklerinin nasıl sonuçlanacağına bağlı olacaktır.
İlk yaşam evresinde doğru beslenmeyi sağlamak, hayvanın genel yaşam boyu performansını belirlmektedir. İlaç kullanımı üzerindeki baskının artması ve daha fazla ülkenin antibiyotik büyüme hızlandırıcılarının kullanımını yasaklaması (veya sınırlaması) ile birlikte, genç hayvan beslenmesi için uzmanlık alanlarına odaklanma yeni yılda da artmaya devam edecektir.
SSP pazar büyüklüğünün 1,6 milyon Mt olduğu tahmin ediliyor. Pazar her yıl ortalama %3-4 oranında büyümeye devam edecek. Bu pazar büyümesi, büyüyen dünya nüfusu, artan düzenlemeler ve daha fazla pazar konsolidasyonu gibi makroekonomik etkenler tarafından desteklenmektedir. Aynı zamanda Hamlet Protein, hacimlerimizi daha da artırmak için plazma ve balık unu gibi hayvansal protein diyet kaynaklarından pay alacaktır.
Keyifli okumalar dileriz.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.